HAYATIN AKIŞI

 

Evet yine buradayım. Bayadır yazmamıştım çünkü hayatımı düzene sokmakla meşguldüm. Düzene girdi mi diye sorarsanız girdi gibi sanki. Eskisi kadar sıkıntı vermiyor bana Ankara'da olmak. Buraya alıştım ve hatta sevmeye başlamış bile olabilirim. Geçen seneki kadar çok arkadaşım yok çevremi küçülttüm gibi bir şey oldu ama böyle daha çok mutlu olacağımı hiç bilmiyordum. Gerçekten az insan çok huzurmuş. Her geçen gün yeni bir şey öğrendiğimi hissediyorum bu yıl. Hayat hakkında, arkadaşlıklar, insanlar, mesleğim hatta aşk hakkında bile bir şeyler öğreniyorum. Her gün değişiyorum. Mesela üniversiteye başladığımdan beri şunu öğrendim. Hiçbir şeyi zorlama. Zorladığın şeyler olmamakla birlikte aynı zamanda seni de düşürüyor. Ona takıyorsun kafayı o gerçekleşsin istiyorsun ama sen istersen kendini parçala olmayacaksa olmuyor. Olacak olan bir şey de kendiliğinden oluveriyor. Her şeyi akışına bırakmayı öğrendim. Fazla düşünüyordum, belki de saçma sapan şeyleri çok büyütüyordum ama öğrendim. Hayattan keyif almayı öğrendim. Günlerimi kitap okuyarak, müzik dinleyerek, dizi izleyerek ve ders çalışarak geçiriyorum. Arada dışarı çıkıyorum hava alıyorum. Neredeyse her akşamımı arkadaşlarımla, sevdiğim insanlarla geçiriyorum. Okula gidiyorum ve gerçekten mesleğime yaklaştığımı hissediyorum. Stajlarıma çıkacağım ve bunun için heyecanlıyım. Çevremde geçen seneden neredeyse kimse yok. Birkaç kişi dışında komple yeniledim çevremi. Gerçekten bazı insanlar sizin enerjinizi sömürebiliyormuş ve garip olan da bunu size hiç hissettirmeden yapıyor olmaları. Böyle bir durumun içinde oluğunuzu sadece o çevreden ayrılıp uzaktan bakınca anlayabiliyorsunuz. Şimdi geçen seneye baktığımda hem yurtta hem okulda çok toksik insanlarla muhatap olmuşum. O insanların sizi yıprattığını da onlarla iletişimizi kopardığınızda hafiflediğinizde hissediyorsunuz. Biriyle aran bozulduğunda onu düzeltmek içinden gelmiyorsa, çaba harcamak istemiyorsan orada öylece bırakman gerekebilir. Bazı şeyler bozuk olduğunda daha iyi hissediyorsan düzeltmeye neden uğraşasın ki. Arkadaşlık hakkında sürekli bir şeyler öğreniyorum. Mesela bence hiçbir arkadaşlık sonsuza kadar sürmez. Evet o insan belki hep hayatınızda olur ama yeri aynı değildir. Bir dönem biriyle çok yakınsınızdır ama araya hayat girer. Uzaklaşırsınız. O kişi uzaklaştınız diye hayatınızdan çıkmaz belki ama eskiden olduğu yerde de değildir. Bir bakarsınız onun da sizin de hayatınıza yeni insanlar girmiş. Eskiden onun olduğu yerde şimdi başkaları var. Sizin olduğunuz yerde de tabi. İnsanlar değişir ve değiştikleri için onları suçlayamayız, hepimiz büyüyoruz çünkü. Değişmek her zaman kötü bir şey değildir. Hayat insanları kendi zorluklarına göre hazırlıyor ve değiştiriyor, buna kimse engel olamaz. Eskiden çok sevdiğin, anlaştığın hatta bu kişi benim kopyam diye düşündüğün insanlar daha sonralarda bambaşka biri olabiliyor. Olabilir. Kabul edebiliyorsak öyle kabul ederiz edemiyorsak da hayatımızdan çıkarıp yola devam ederiz. Bu, bu kadar basit aslında. Kimse vazgeçilmez değil bence. Evet belki çok seviyoruz, çok güzel anılarımız var. Ama her arkadaşlığın her ilişkinin belli bir ömrü var. Bunu kabul etmek biraz zor olabiliyor ama yapacak pek de bir şey yok. Tamamdır diyip yola devam etmek gerek. Bir çocuktan çok hoşlanıyordum bir zamanlar. Liseden arkadaşımdı ama çok da muhabbetimiz yoktu. Onun benim erkek versiyonum olduğunu düşünüp duruyordum. Belki de kendime çok benzettiğim için hoşlandığımı sandım bilmiyorum ama sadece birlikte olsak güzel olurdu diye düşünüyordum. Ama dedim ya her ilişkinin, her arkadaşlığın bir ömrü vardır. Bizim arkadaşlığımızın süresi dolmuştu. O belki de sandığım gibi biri değildi ve zaten biriyle arkadaşlığının süresi dolduysa onunla başka bir ilişki pek de mümkün değildir. O hayatına birini aldı ve gerçekten umarım mutlu olur. O benim aklımdaki gibi biri kalsın isterdim ve öyle de kalacak. Şuan hayatımda olan insanlardan mutluyum. Kim bilir belki zamanla onların yerine de başkaları geçecek. Zamanın neyi yenip neye yenileceği hiç belli olmuyor. Ben hayatımın ortasında duruyorum. Kendimle, işimle, okulumla kısaca kendi hayatımla ilgileniyorum. Çevremdeki insanlarda bir döngü gibi sürekli değişiyorlar. Bazılarının yeri daha sağlam, her rüzgarda uzaklara uçuşmuyorlar. Ama bu konuda da herkesi uçurabilecek bir rüzgarın olduğunu biliyorum. Kimse için bu kişi asla uçmaz demiyorum. Herkes gidebilir, herkesin yerine yeni birileri gelebilir hatta yeni gelenler bile uçabilir. Hayat böyle ve bunu da kabullenmek lazım.

      Ankara'da güzel zaman geçirmeye başladım. Birine ihtiyaç duymuyorum, kendi kendime yetiyorum. Okulu bu şehirde sakin sakin bitirmeyi planlıyorum. Geriye dönüp baktığımda güzel anılarla karşılaşmak istiyorum. Kendimi açmak istiyorum. Korktuğum, yapmaktan tedirgin olduğum şeylerin üstüne gitmek istiyorum. Dil öğrenmek, yurtdışına çıkmak istiyorum. Güzel insanlar biriktirmek istiyorum. Okulum bittiğinde nerede görev yaparım bilmiyorum ama Muğla'da kafam estiğinde gidebileceğim bir evim olsun istiyorum. Bana ait bir ev. Bir teras katı olabilir ya da bahçeli bir ev. Çalışmaktan bunaldığımda oraya kaçabileceğim, kafa dinleyeceğim bir yer. Aşka gelirsek de oraya ben bir türlü gelemiyorum ama geldiğimde onu kaybetmeyeceğime dair kendime bir sözüm var. Sadece gerçekten sevdiğim birinin elini tutacağım ve o bırakmadığı sürece de bırakmayacağım. Bunun çok kıymetli bir şey olduğunu iyi biliyorum. Ve bana gelirse -ki geleceğine eminim- ona çok güzel sahip çıkacağım. Her şeyin biraz zamanı var. Her şey zamanını bekliyor. Ben de o zaman gelene kadar kendimle hayatın tadını çıkarıyorum. Geldiğinde de o tadı beraber çıkarabileceğim biri olacak ve o zaman belki de hayat iki kat güzel olacak. Şimdilik yeter bu kadar bu kızın biraz ders çalışması lazım. Tekrar görüşmek üzereee…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

UZUN ZAMAN SONRA BEN VE DERTLERİM

ORTAYA KARIŞIK