Kayıtlar

HAYATIN AKIŞI

  Evet yine buradayım. Bayadır yazmamıştım çünkü hayatımı düzene sokmakla meşguldüm. Düzene girdi mi diye sorarsanız girdi gibi sanki. Eskisi kadar sıkıntı vermiyor bana Ankara'da olmak. Buraya alıştım ve hatta sevmeye başlamış bile olabilirim. Geçen seneki kadar çok arkadaşım yok çevremi küçülttüm gibi bir şey oldu ama böyle daha çok mutlu olacağımı hiç bilmiyordum. Gerçekten az insan çok huzurmuş. Her geçen gün yeni bir şey öğrendiğimi hissediyorum bu yıl. Hayat hakkında, arkadaşlıklar, insanlar, mesleğim hatta aşk hakkında bile bir şeyler öğreniyorum. Her gün değişiyorum. Mesela üniversiteye başladığımdan beri şunu öğrendim. Hiçbir şeyi zorlama. Zorladığın şeyler olmamakla birlikte aynı zamanda seni de düşürüyor. Ona takıyorsun kafayı o gerçekleşsin istiyorsun ama sen istersen kendini parçala olmayacaksa olmuyor. Olacak olan bir şey de kendiliğinden oluveriyor. Her şeyi akışına bırakmayı öğrendim. Fazla düşünüyordum, belki de saçma sapan şeyleri çok büyütüyordum ama öğrendim. Ha

ORTAYA KARIŞIK

  Bugün ‘Zeytin Ağacı’ diye bir dizi izledim. Bir sürü şey anlatmak isteyen bir dizi aslında. Hayatımızda verdiğimiz kararların, seçtiğimiz yolların, vardığımız sonuçların bir şekilde geçmişimizle bağlantılı olduğunu söylüyor. Belki hiç bilmediğimiz geçmişimizle belki de bildiklerimizle. Eğer bu doğruysa mesela benim kaderimi hangi atamın kaderi etkiliyor acaba. Ben sadece 2 kuşak üstümü biliyorum ama daha öncesi kim bilir neler yaşadı. Nasıl bir hayatları vardı, nelerle mücadele etmek zorunda kaldılar, nelere boyun eğip neleri başardılar ve nasıl öldüler? Keşke bunları dizideki gibi öğrenme şansım olsaydı. Bazen insan bok gibi giden hayatını bir şeye bağlamak istiyor. Mesela benim bu dengesizliğim acaba kimden geldi bana? Hayatım için bir gün güzel derken diğer gün bok gibi diyebiliyorum. Hayatımı hiç anlık yaşamayıp hatta bundan biraz şikayetçi olsam da hayatımın gidişatının bok gibi ya da güzel olduğuna hep anlık karar veriyorum. Bu bile benim kaderimi etkiliyor olabilir. Bir de bu

UZUN ZAMAN SONRA BEN VE DERTLERİM

  Evet, yine buradayım. İçim sıkıldığında yazmak bana hep biraz iyi hissettiriyor. Buraya daha önce yazmıştım bir şeyler. Ama sonra sildim çünkü bir yanım o an ne hissediyorsam yazmak isterken diğer yanım bunları kimse bilmesin istiyor. Şimdi niye buraya yazıyorsun o zaman diye soruyorum kendime. Neden buraya yazıyorum bilmiyorum ama artık kimsenin buraya gelip bunları okuyacağını sanmıyorum. Unutturdum burayı herkese ve zaten amacım buydu. Burası bir nevi herkese açık ama kimsenin – yani en azından beni tanıyan kimsenin- gelip okumayacağı günlüğüm benim. Şimdi kendimle dertleşmem lazım. Uzun zamandır uğraştığım ve belki de hayatımda en çok emek verip hayalini kurduğum bir şey vardı. Yaşadığım şehirden başka bir şehirde özel bir üniversitede okuyup özel bir yurtta kalıyordum. Ve gerçekten aileme maddi olarak çok yüklendiğimi hissediyordum. Onlara bir söz verdim. Dedim ki ilk sene deli gibi çalışıcam ve yaşadığım şehre yatay geçiş yapıcam. Bunun için de gerçekten çok çalıştım. Bunun yan